CEZA MI CAYDIRICILIK MI? TRAFİKTE HUKUKUN İNCE ÇİZGİSİ
- Av. A. Fatih Eşki

- 7 Kas
- 2 dakikada okunur

Son yapılan değişikliklerle gündem yeniden trafik cezalarındaki artışlarla meşgul. Kimine göre “Nihayet caydırıcı cezalar geliyor!”, kimine göreyse “Vatandaşın sırtına yeni bir yük daha bindi.” Ancak mesele sadece para cezalarının arttırılması değil, bu düzenlemenin hukuki meşruiyeti ve topluma yansıması olan adalet duygusuna etkileri de tartışmamız gereken olayın bir başka boyutu. Hukuki ilkeler nazarında cezaları değerlendirmek gerekirse; hukukta ceza yalnızca bir yaptırım değil, aynı zamanda devletin gücünü kullanma biçimidir. Bu nedenle her ceza, gerçekleşmiş ihlalin ağırlığıyla orantılı olmalıdır. Nitekim bilinçli olarak kırmızı ışıkta geçilmesi ile bir anlık dalgınlık sonucu yapılan ihlalin aynı kefeye konulması adalet duygusunu zedeleyecektir. Bu nazarda ceza, bireyin ekonomik varlığına uygulanacak bir müeyyide ile sonuçlanıyorsa, ceza caydırıcılıktan çok yabancılaşmaya yol açar. Yani vatandaş kurala uymayı değil, yakalanmamayı amaç edinir. İşte o dakikadan sonra ise hukuk amacını yitirir. Ceza hukukunun bir diğer temeli ise kanunilik ilkesi ve bunun sonuçlarından birisi olan belirliliktir. Kuralın açık ve anlaşılabilir olmadığı durumda keyfi uygulamalara kapı aralanabilir. Nitekim “abartılı egzoz”, “tehlikeli sürüş” gibi ifadeler kanunda net tanımlanmazsa, aynı fiil iki farklı memur tarafından, farklı değerlendirilebilir. Ya da Kilis’te suç olarak tanımlanan fiil farklı bir şehirde suç olmayabilir. İşte bu hukuk sisteminin en tehlikeli sonucu olan yorum farkından doğan adaletsizliği getirir. Cezaların caydırıcı olabilmesi kadar adil bir zemin üstüne de kurulmuş olması önemlidir. Gelir düzeyi düşük bir sürücüyle, lüks araç sahibi birinin kural ihlali yapması durumunda kağıt üzerinde aynı miktar cezaya muhatap olması eşitlik getirebilirken adaletsiz bir sonuç doğuracaktır. Zira cezanın miktarı dar gelirli üzerinde caydırıcı sonuç doğurabilirken, gelir düzeyi yüksek birisi için cezadan beklenen faydayı ortadan kaldıracaktır. Adalet, herkesin eşit muamele görmesi değil, kendi sosyal ve ekonomik durumuna denk bir bedel ödemesidir. Diğer taraftan trafik ceza oranlarının arttırılmasının temel gayesi trafik güvenliğinin sağlanması olarak değerlendirilebilir. Fakat trafik cezalarının vatandaştan götürdüğü maddi kayıplar nazara alındığında öncelik bireyin suç işlememesi olmalıdır. Bu anlamda eğitim verilmesi, yol altyapı çalışması yapılması, sürücülerin bilinçlendirilmesi, trafik kural ve güvenliğine ilişkin okullarda müfredat içeriğinin etkin planlanması, teknolojik denetimin arttırılması gibi hususlar da caydırıcılık konusunda sürdürülebilir adımla olacaktır. Devletin amacı ceza kesmek değil, ihlali ortadan kaldırmak olmalıdır. Trafik cezalarındaki artış ilk bakışta kamu düzenini koruma amacını güdüyor gibi görünse de hukuki açıdan dengenin korunması da çok önemlidir. Gerçek caydırıcılık; cezanın miktarının arttırılması ile değil, adaletin hissedilmesinde gizlidir. Asıl olan ve varılacak son gaye vatandaşa daha fazla ceza kesmek değil, daha az ihlal yaşanmasıdır.



Yorumlar